Forum Heaven
Yavuz Eraydın Röportaj Loginpopup
Forum Heaven
Yavuz Eraydın Röportaj Loginpopup
Forum Heaven
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.


      Forum HeavenHoşgeldiniz :
En son ziyaretiniz : Perş. Ocak 01, 1970
Mesaj Sayınız : 0

 
AnasayfaAramaLatest imagesKayıt OlGiriş yap

 

 Yavuz Eraydın Röportaj

Aşağa gitmek 
2 posters
YazarMesaj
CampeR
Yetkili
Yetkili
CampeR


Erkek
Mesaj Sayısı : 1377
Kayıt tarihi : 14/07/09
Yaş : 29
Nerden : Ankara/G.O.P

Yavuz Eraydın Röportaj Empty
MesajKonu: Yavuz Eraydın Röportaj   Yavuz Eraydın Röportaj EmptySalı Tem. 14, 2009 6:41 pm

Yazı sınırını aşıyor dıyooooo :'(
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
https://www.facebook.com/group.php?gid=243923845150&ref=nf
CampeR
Yetkili
Yetkili
CampeR


Erkek
Mesaj Sayısı : 1377
Kayıt tarihi : 14/07/09
Yaş : 29
Nerden : Ankara/G.O.P

Yavuz Eraydın Röportaj Empty
MesajKonu: Yarım Yarım Koycam :D   Yavuz Eraydın Röportaj EmptySalı Tem. 14, 2009 6:43 pm

Bursaspor`un kapısını bu sezon aralayan Yavuz Eraydın sergilediği futbol ve kişiliğiyle bir anda yeşil beyazlı taraftarların gönlünde taht kurmayı başardı .Bursaspor Dergisi`ne içten yanıtlar veren deneyimli file bekçisi bilinmeyenlerini anlattı. Türk futbolundaki sorunlardan geçtiğimiz sezon yaşadığı şampiyonluğun öyküsüne kadar pek çok konuda çarpıcı açıklamalarda bulunan deneyimli file bekçisinin röportajında bazı sürpriz bilgileri de bulacaksınız.

Yavuz, Anadolu`nun bir çok takımında forma giydin ve son durağın Bursaspor. Bize kariyerini özetleyebilir misin?

İlk profesyonelliğimi Trabzon PTT Spor Kulübü`nde yaşadım. Orada bir sezon oynadım. Daha sonra Edirnespor`a gittim. Sonrasında küçük bir Galatasaray maceram oldu. Devre arasında sarı kırmızılılarla anlaştım. Ancak maddi konularda uzlaşma sağlanamayınca bu transfer gerçekleşmedi. Ben de İstanbulspor`la el sıkıştım. Bir sezona yakın burada top oynadım. Ardından da Adanaspor`a kiralık gittim. Adanaspor`da şampiyonluk sevinci yaşadım. Küme düşene kadar Adana`da kaldım. İstanbul Büyükşehir Belediyespor`da forma giydim. Sonra Şekerspor`la anlaştım. Orada şanssız bir sezon geçirdim ve ayağım kırıldı. Uzun bir süre sahalardan uzak kaldım. Son olarak Sivaspor`da oynadım. Sivas`ta iki yıl geçirdim. Son sene de bildiğiniz şampiyonluğa ulaştık. Ve şimdi Bursaspor`dayım.

Futbola ilk başladığın yıllardan itibaren kalecilik mi yapıyorsun yoksa tesadüfler mi seni kaleye geçirdi?

Benim futbolla bir alakam yoktu. Aslında okul takımında hentbol kalecisiydim. Bir gün hocamız okul futbol takımının kalecisinin olmadığını ve benim de kaleye geçmem gerektiğini söyledi. Önce bu teklifi kabul etmedim. Çünkü hentbol kalesi küçük. Futbolla mukayese edilemeyecek düzeyde yani. Bir de futboldan hiç anlamıyorum. Ama hocamız isteyince mecburen okul futbol takımının kalesine geçtim. Eldivenleri elime geçirdiğim günden beri de çıkartamadım.

Hentboldan sonra kale büyük geldi mi?

İlk maçlarda zorluk çektim ama futbolu çok sevmiştim. Bir işi sevdikten sonra gerisi gelir zaten. Şimdi kendi kendime “Ne iyi yapmışım da kaleci olmuşum” diyorum. Beni kaleye geçiren hocama da şükranlarımı sunuyorum. Bana farkında olmadan hayatımın en büyük iyiliğini yapmış.

Geçtiğimiz sezon Lig A`nın en az gol yiyen kalecisisin. Yıllarca birinci ve ikinci liglerde forma giymene rağmen çıkış trendini neden geç yakaladın?

Tam olarak nerede hata oldu bilmiyorum. Belki benim yanlışlarım var. Kendimi ön plana çıkartamadım. Kim bilir daha önceleri iyi oynamamış da olabilirim. Bir yerlerde bir eksiklik var ama çözemiyorum. Futbola ilk başladığım yıllarla şimdiki zaman arasında büyük bir fark var tabii ki. Bu konu tecrübe işi. Yaşımız ilerledikçe oyunumuzun kalitesi de daha artıyor. İlk başlardaki hataları yapmıyoruz. Bu konuda kalecileri ele alırsak, Türkiye`de kaleci yetişmiyor şeklinde bir görüş hakim. Ama iyi irdelendiği zaman Türkiye`de pek çok yetenekli kaleciyi görmek mümkün. Ben de o görünmeyen kalecilerdenim belki de.

Türkiye`deki kaleci sorunundan bahsettin. Böyle bir sorun olduğu kanısına nasıl varıyorsun?

Türkiye`de kaleci sorununu yaratanlar var aslında. Bu da Türk kalecisine hiç şans tanımamaktan kaynaklanıyor. Ben geçtiğimiz sezon Sivasspor`daydım. Takım şampiyon oldu, arkasından hemen yabancı bir kaleci arayışına gidildi. Geçtiğimiz sezon Ankaraspor Süper Lig`e çıktı, onlarda da yabancı kaleci arayışı başladı. Bu örnekleri çoğaltmak mümkün. Bu, güvensizlikten mi yoksa başka sebeplerden mi kaynaklanıyor bilmiyorum ama Türk kalecilerinin önünü tıkıyor.

Sivasspor`la şampiyonluk sevinci yaşadın. Sezon başında kimse bu denli büyük bir başarıyı beklemiyordu. Şampiyonluk nasıl geldi?

Sivasspor`da sezon başında çok genç bir kadro oluşturuldu. Başarıya aç, kendini kanıtlamaya çalışan bir çok futbolcu arkadaşımız vardı kadromuzda. İyi bir takım ruhu yakalanmıştı. Çok çalışıyorduk. Herkes özverili davranıyordu. Sonuçta iyi bir seri yakaladık ve maçlarımızı kazanmaya başladık. Bu bizi olumlu yönde motive etti ve kendimize güvenimiz geldi. İlerleyen haftalarda kendi aramızda “Biz bu işi başaracağız” demeye başladık. Sonuçta devamı geldi ve şampiyonluğa ulaştık. Bu duyguyu yaşadığım için mutluyum.

Anlaşılan şampiyonluk sizin için de sürpriz olmuş.

Bir başarı bekliyorduk ama bu kadar kolay ulaşacağımızı aklımızın ucundan bile geçirmiyorduk. Eğri oturup, doğru konuşmak gerek. Sezon başından itibaren liderlik koltuğunda oturup, şampiyonluğa ulaşmayı hayal etmiyorduk açıkçası.

Şampiyonluk sevincini çok kısa bir süre önce yaşamış biri olarak aynı havayı bu sezon Bursa`da da kokluyor musun?

Bursaspor ile Sivasspor arasında kabul edersiniz ki büyük bir fark var. Buradaki futbolcu arkadaşlarımızla oradakileri kıyaslayalım istersiniz. Bursaspor`da oynayan futbolcuların hepsi kendi mevkilerinde belirli bir başarıyı yakalamış isimler. Hepsinin oynadıkları takımlar, kariyerleri belli. Bir ispat içinde olmalarına gerek yok. Ama Sivas`ta durum böyle değildi. Oradaki futbolcuların büyük bir bölümü gençti ve kendilerini kabul ettirmek zorundaydılar. Bu ayrım çok önemli. Bursaspor`un ismi de ortada. Yıllarca Birinci Lig`in yükünü çekmiş, önemli işlere imza atmış bir kulüp. Sivasspor ise 38 yıl boyunca hiç Birinci Lig havasını teneffüs etmemiş. Onlar için büyük bir başarıdır şampiyonluk. Bursaspor bu sezon İkinci Lig`de olmasına rağmen Sivasspor`dan çok ama çok önde. İki takım arasında dağlar kadar fark var.

Kaleciler için pozisyon sezgisi çok önemlidir. Senin bu konudaki görüşlerini öğrenebilir miyiz? “Eyvah gol geliyor” dediğin pozisyonlar oluyor mu?

Ben maç bitene kadar hiçbir şey düşünemiyorum. Sadece oyuna konsantrasyonumu sağlıyorum. Tek yaptığım şey bu. Sağa ya da sola doğru bir hamle yapacaksam o zaten pozisyonun bir gereğidir. Oyun beni o yöne doğru sürükler. Burada takım olarak da birlikte hareket edebilmek çok önemli. Biz, Bursaspor`da bunu yakalamayı başardık. İnşallah sezon sonuna kadar da bunun devamını getiririz.
+rep lol! lol! lol! lol! lol! lol! lol! lol! lol!
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
https://www.facebook.com/group.php?gid=243923845150&ref=nf
CampeR
Yetkili
Yetkili
CampeR


Erkek
Mesaj Sayısı : 1377
Kayıt tarihi : 14/07/09
Yaş : 29
Nerden : Ankara/G.O.P

Yavuz Eraydın Röportaj Empty
MesajKonu: Geri: Yavuz Eraydın Röportaj   Yavuz Eraydın Röportaj EmptySalı Tem. 14, 2009 6:44 pm

Bölüm 2 Yavuz Eraydın

Penaltı kullanıldığı an ne hissedersin? Sonuçta bütün gözler senin üzerinde.

Hiçbir şey hissetmem. Sadece duruş pozisyonumu alırım. Penaltıyı kullanan oyuncuyu tanıyorsam ona göre hareket ederim. Sonuçta yıllardır top oynuyoruz. Bir çok futbolcunun özelliğini biliyoruz. Mesela Sivassporlu Muhammet`in penaltıda topu atacağı köşe bellidir. Hemen her futbolcunun penaltıda bir köşesi vardır yani. Muhammet`le karşı karşıya kalsam atacağı köşeyi bilirim. Ama tanımadığım bir futbolcu olsa son ana kadar beklerim. Anlık bir refleksle hareket ederim. Kurtarabilirsek ne mutlu. Kurtaramazsak canımız sağ olsun.

Çekindiğin bir forvet var mı?

Hayır öyle çekindiğim bir futbolcu yok.

Başarılı olduğun pozisyonlar hangileri? Yan top, yerden yada uzaktan atılan şutlar, birebir mücadelelerde kendini nasıl buluyorsun?

Bu konuya dilerseniz girmeyelim. Rakiplere tüyo vermiş oluruz. Kozlar onların eline geçmesin.

Artıların, eksilerin nelerdir?

Aslında bunu benim söylemem yanlış olur. Bunu sizin analiz etmeniz gerekiyor. Mesela kaleciler için yan top çok önemlidir. Dışarıdan biri yorum yaptığında yan toplarda iyi değil veya çok iyi şeklinde bir görüş ileri sürse bu normaldir. Ben maç esnasında mücadeleye motive olduğumdan inanın nasıl oynadığımı bilmiyorum. Kaleciler için iyi veya kötü oyun yoktur bence. Sadece maça kötü hazırlanma vardır. Hangi kaleci olursa olsun maça iyi konsantrasyonunu sağladığında yapamayacağı iş yoktur. Yeter ki sadece mücadeleyi düşünsün ve dikkati dağılmasın. Yetenek ikinci planda diye düşünüyorum.

Kaleci şansına inanır mısın?

Kesinlikle inanırım. Türkiye`de kaleci şansı olan tek isim vardır: O da Gençlerbirliği`nin kalecisi Gökhan. Bizde olmayan bir özellik bu. Ama Gökhan`da inanılmaz düzeyde. Kaleci şansı denildiğinde söylenecek tek isim odur. Tek maçlık şans olayını anlarım ama Gökhan`ınki bambaşka. Size bu konuda bir başka örnek daha vermek istiyorum. Adanaspor`da oynarken bizim santraforumuz Altan`dı. Bir sezon boyunca düzenli forma giyerek 23 gol atmıştı. Takımda bir de Amir Ali Baz isminde Denizlispor`dan gelen bir arkadaşımız vardı. Hatırladığım kadarıyla sadece üç maçta 90 dakika sahada kalmıştı. Diğer maçlarda hep oyuna sonradan girmişti. Ama 27 gol atmayı başarmıştı. Durulmayacak yerde durur top da ona gelirdi. Yani futbolda şans faktörü çok önemli. Top sizi sevecek.

Yavuz Eraydın`ın en beğendiği kaleci hangisi?

Brezilya Milli Takımı ve Milan`ın kalecisi Dida`yı beğeniyorum. Gerçekten istikrarlı bir kaleci. Türkiye`de de Dida gibi kaleciler çıkabilir ama şans tanınmadığı için ben de örnek veremiyorum. O istikrarı yakalayabilmiş bir arkadaşımız yok. İnşallah olur.

Başarılı geçen bir sezonun ardından yeniden İkinci Lig`de oynamak nasıl bir duygu? İçinde Süper Lig`e duyduğun bir özlem var mı?

Lig A bana göre Süper Lig`den daha kaliteli. Burada gerçekten ekmek aslanın ağzında. Kötü takım yok. Aksine büyük bir mücadele var. Ben de böylesine hedefi olan bir takımda oynamaktan büyük bir haz duyuyorum. Bu hedefi Bursaspor`da yakalar ve sezon sonunda şampiyon olarak Süper Lig`e çıkarsak o zaman büyük mutluluk duyacağımdan kimsenin şüphesi olmasın.

Maçlarda agresif yönün ön plana çıkıyor. Herhangi bir itiraz olayında kaleden koşup soluğu hakemin yanında alıyorsun. Gerçekten agresif misin?

Maçı kazanmak için her şeyi yaparım. Sahaya çıktığım zaman her futbolcu gibi ben de farklı bir kişiliğe bürünüyorum. Biz takım olarak şunu başarmaya çalışıyoruz: Eğer iyi bir iş yapacaksak hep birlikte hareket etmeliyiz. Hakeme gidilecekse hep beraber gidiyoruz. Savunma yapacaksak bu forvetten başlıyor. Yani takım ruhunu yakalamaya çalışıyoruz. Kendimizi tek bir vücut olarak kabul ediyoruz. Ben de bu duruma ayak uyduruyorum.

Bursaspor taraftarıyla kalecilerin yıldızı pek barışmaz. Özellikle bu durum Gançev`den sonra iyice ortaya çıktı. Ama senin gelişinle birlikte Bursaspor taraftarı “En sonunda bizim de sempatik bir kalecimiz oldu” demeye başladı. Sen bu durumu nasıl karşılıyorsun?

Bu sözleri ben de duydum ve çok sevindim. Beni kabullenen taraftarımıza teşekkür ediyorum. Ancak bir futbol takımında ilk hedef olacak oyuncu kalecidir. İyi oynaması belki göze batmayabilir ama kötü bir sonuçta suçlu kaleci olur. Benden önceki kaleci arkadaşlarımın taraftarla ilişkileri nasıldı, bunu bilemiyorum. Kimseyi yargılayamam. Kaleci hata yapmaz mı? Elbette ki yapar. Ama burada hoşgörü sınırlarını iyi belirlemek gerek. Benim sempatikliğime gelince, elimden gelenin en iyisini yapmaya çalışıyorum. Buraya geldiğimde sorumluluğumun bilincindeydim. Eğer taraftarımızı mutlu edebilecek işlere imza atabiliyorsam ne mutlu bana.

Futbolun yalnız adamı kalecilerdir. Sen de bir yalnızlık çekiyor musun?

Bu, kelimelerle ifade edilecek bir duygu değil. Büyük bir yük var omzumuzda. Maç sırasında herkes görevini yerine getiriyor ama herkesi kaleciler sırtlıyor. Düşünün bir maça çıkıyorsunuz 20 bin kişinin önünde kaleyi koruyorsunuz. Bir futbol takımında en çok destek verilmesi gerekenler kalecilerdir. Yönetim, teknik adam, taraftar, medya onu maça motive etmelidir. Sonuçta sahada kalecinin arkasında kimse yok. Önündeyse on tane oyuncu var. Yapacağı iyi bir kurtarışla maçı da aldırabilir, en ufak bir hatadaysa kalesinde golü görebilir. Kalecilik zor bir meslek. 7.5 metre genişliğinde 2.5 metre yüksekliğinde bir kaleyi koruyoruz sonuçta. Çekilen şutta top 150-200 km. sürate ulaşıyor. Her kalecinin hata yapma riski var. Sadece futbolseverler biraz bağışlayıcı olsunlar diye düşünüyorum.

Bursaspor taraftarını nasıl buluyorsun?

Taraftarımıza diyecek hiçbir şey yok. Takımını ateşliyor. Geçtiğimiz sezon bu atmosferi yine Bursa`da yaşamıştım. Ama o maçta cezalı olduğum için oynamamıştım. Sonradan kendime çok kızdım ceza aldım diye. Bu seyirci önünde oynanmaz mı hiç? İnsanın sahaya çıktığı andan maç bitimine kadar içi bir tuhaf oluyor. Böyle bir ortamda oynamak her futbolcuya nasip olacak bir şey değil. Ben de bu konuda kendimi şanslı hissediyorum ve keyfini çıkartıyorum.

Savunmadaki arkadaşlarınla aran nasıl? Adaptasyon sürecini atlattın mı?

Miu, Egemen ve Ünsal uzun bir süredir birlikte oynuyorlar. Kimin, hangi pozisyonda nerede duracağını iyi biliyorlar. Ben de onlara uyum sağlamaya çalışıyorum. Maç sırasında sürekli irtibat halindeyiz. Ben en arkada olduğum için onları hep uyarıyorum. Siz belki duymuyorsunuz ama biz doksan dakika boyunca hiç susmadan konuşuyoruz.

Forveti gol pozisyonuna sokacak nokta paslar atabiliyorsun. Bu özelliğini nasıl edindin?

Aslında ayağım kırılmadan önce bu kadar isabetli paslar atamıyordum ama iyileşme süreci içinde ayağımı iyi geliştirdim. Maçta konsantrasyonumu tam olarak sağladığım zaman yapmak istediğim her şeyi yapabiliyorum. Mesela Beşiktaşlı Cordoba bu konuda çok iyi bir örnek. Futbol günümüzde artık çok çabuk oynanır bir hale geldi. Ben de topu elime aldığımda ilk olarak forvete bakıp onları pozisyona sokmak için çaba sarf ediyorum. İlerideki arkadaşlarıma iyi bir pas attığım zaman büyük bir mutluluk duyuyorum.

+rep Laughing Laughing Laughing Laughing Laughing Laughing Laughing Laughing
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
https://www.facebook.com/group.php?gid=243923845150&ref=nf
CampeR
Yetkili
Yetkili
CampeR


Erkek
Mesaj Sayısı : 1377
Kayıt tarihi : 14/07/09
Yaş : 29
Nerden : Ankara/G.O.P

Yavuz Eraydın Röportaj Empty
MesajKonu: Geri: Yavuz Eraydın Röportaj   Yavuz Eraydın Röportaj EmptySalı Tem. 14, 2009 6:45 pm

Bölüm 3 Yavuz Eraydın Röportaj

Senin attığın gol var mı?

Üçüncü Lig`de oynarken penaltıları kullanıyordum ama sonra atmamaya başladım. Ben kalecilik yapayım, gol yemeyeyim yeter. Gol atmak benim işim değil.

Bursa kentiyle ilgili düşüncelerini öğrenebilir miyiz?

Bursa`ya geldiğimden beri dışarıya fazla çıkma fırsatını bulamadım. Genelde kampta olduğumuz için boş zamanlarımda eşimle birlikte evde oluyoruz. İnanın tesislerden eve gidiş yolunun dışında bir yer bilmiyorum. Daha kaybolmadım ama ilerleyen günlerde eşimle birlikte Bursa`yı gezmek için kendimize zaman ayıracağız.

Sende de olduğu gibi futbolcular genellikle uzun saçlıdır. Burada bir imaj yaratma mı söz konusu, yoksa kendiliğinden oluşan bir durum mu?

Ayağım kırıldığı zaman bir süre yataktan kalkamadım. Bu süreçte de saçlarım uzadı. Önceleri benim de saçlarım kısaydı. Yani böyle bir imaj yaratma durumu söz konusu değil. Saçlarım uzadıktan sonra çevremdekiler yakıştığını söylediler. Ben de onların bu görüşüne cevap verdim. Ama diğer futbolcuların neden saçlarını uzattıkları hakkında bir yorumda bulunamayacağım. Herkes kendisinden sorumlu.



Yakın bir zaman içinde evlendiğini biliyoruz. Evlilik futbola nasıl yansıdı?

Yeni bir hayata alışmak zor tabii ki. Hayatı sevdiğiniz biriyle paylaşmak çok güzel bir duygu. Ama daha öncesi düşünülürse bazı zorluklar yaşadığımı söyleyebilirim. Sonuçta uzun yıllar bekar yaşadım. Ama şimdi önemli bir sorumluluk var üzerimde. Ben de bu bilinçle hareket ediyorum. Bu konuyu futbol gibi düşünürsek kendinize bazı hedefler belirliyorsunuz. Eşim ve ben de kendimize bazı hedefler koyduk. Bir ömür boyu birlikte olmak gibi. Şimdi onu başarmak için çalışıyoruz. Ama evlilik gerçekten insanı pozitif yönde etkiliyor. Ben bunu fazlasıyla yaşadım.

Medya`yla ilişkilerin nasıl?

Bundan önce futbol oynadığım kentlerde çıkan gazeteleri ya da televizyon programlarını fazla takip etmiyordum. Çünkü iyi veya kötü bir yorumda futbolcu bundan çok etkileniyor. Ben de kendimde baskı yaratmaması için bunlardan uzak durmaya çalıştım. Ama Bursa`da durum biraz farklı. Burada attığımız her adım medya tarafından takip ediliyor. Bursa`da medyanın çok güçlü olduğunu söyleyebilirim.

Şampiyonluk hedefi için neler söyleyeceksin?

Bizim hedefimizi artık Türkiye biliyor. Bu amaç doğrultusunda hareket ediyoruz. İlk maçları kazanmamız çok önemliydi. Bunu başardık. Çok zor bir yükün altına girdiğimizi biliyoruz. Önümüzde uzun bir maraton var. Bu süreçte oynayacağımız maçları en az kayıpla atlatarak hedefimize ulaşmak istiyoruz. İnanın ki Lig A`da kolay takım yok. her maçımızı final olarak görüyoruz. Rakiplerimizin bize bakış açısı da burada büyük bir önem kazanıyor. Onlar şampiyonluğa giden bir takımı yenmek için tüm kozlarını oynuyorlar. Bu da bizim işimizi bir kat daha zorlaştırıyor.

+ rep Laughing Laughing Laughing Laughing Laughing Laughing Laughing Laughing
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
https://www.facebook.com/group.php?gid=243923845150&ref=nf
TheMosquito
Onursal Üye
TheMosquito


Erkek
Mesaj Sayısı : 90
Kayıt tarihi : 14/07/09
Yaş : 29

Yavuz Eraydın Röportaj Empty
MesajKonu: Geri: Yavuz Eraydın Röportaj   Yavuz Eraydın Röportaj EmptySalı Tem. 14, 2009 6:46 pm

Cok uzun olmus xD
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
Yavuz Eraydın Röportaj
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» Emre Aşık Röportaj
» Ömer Aysan Barış Röportaj

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Forum Heaven :: Futbol :: "Türkiye den Futbol" :: Anadolu Takımları :: Bursaspor-
Buraya geçin: